Bu soruyu yaklaşık 1 senedir bende kendime soruyorum ve bu yazının sonunda cevabı bulacağıma inanıyorum. Zor bir karar aslında. Nereden gittiğinize veya kimde kaldığınıza bağlı biraz da. Oturup düşünmekle bulamazsınız cevabı tecrübeyle sabit çünkü. Ben gerçekten çok düşündüm. Sadece kendime değil etrafıma da yüzlerce soru sordum. Çok farklı fikirlerle de karşılaştım, günlerce kendini tekrar eden fikirlerle de. En iyisinin ne olduğunu yaşamadan bilemezsiniz. Pişman olmadan anlayamazsınız hangisinin yanlış olduğunu. Aslında hep duyduğumuz bir klasik olarak "Aklın yolu birdir." cümlesini ispatlarız çoğu zaman yanlış yaparak. Sonra karşına çıkıp ben sana demiştim derler. Ne kadar haklı olsalar da başta anlamayız. Çünkü aklın yolu bir olsa da kalbin yolu akıldan geçmez. İçimizden bir ses bize yapmamızı söylemiştir sadece. Yapacak bir açıklama bulamazsınız. Ama bu durumu farklı olaylarda çok kez yaşadığımız için bizden artık mantıklı davranmamızı beklerler. Hatamızdan ders çıkarmamızı söylerler. Doğru olanı budur da. Kimi ilahi güce sığınarak susar ve sadece bekler. Kimi kendine inanarak bildiği yoldan gider. Ben ikisini de denedim ve inanın iki yolda da sonucunuz hemen hemen aynı. Birinde sonsuz güvendiğiniz, arkanızı yaslayabileceğiniz bir güç oluyor yanınızda. Diğerinde yalnızsınız. Sadece kendinize güvenip ucu bucağı belli olmayan bir karanlığa yaslıyorsunuz sırtınızı. Hangisinin doğru olduğu tartışılır ama ikisinde de tek bir gerçek var ki o da kalbinize göre hareket ettiğinizdir. Şimdi tekrar soruyorum. Gitmeli miyiz kalmalı mı? Sonucu ne olursa olsun %50 şansımızın olduğu bu soruyu artık düşünmemeliyiz. Geride kimi bırakıyorsak bırakalım tercihimiz hep kendimizden yana olmalıdır. Bu Dünya'ya yanımızda birileriyle gelmedik. Sadece bize aracı olan ebeveynlerimize teşekkür edip yolumuza bakmalıyız. Çünkü yine yalnız döneceğiz. Aile kavramını yadsıdığımdan veya kendince kurallarını yok saydığımdan değil bu söylediklerim. Sadece hangi yaşta olursak olalım belli kuralları kabul ederek yaşadık. Çok azımız kendi şartlarını belirleyebildi. Kimi evlenip gitmeyi çözüm olarak buldu. Kimi kaçarak çoğu şeyi geride bıraktığını sandı. Unuttuğumuz tek birşey var o da gitsek de kalsak da ne aklınızın ne de kalbinizin değiştiğidir. İkisinin sunduğu yollardan sadece birini seçmektense o yolları birleştirin. Ortak yol her zaman bulunur. Sadece onu siz belirleyin yeter. Ben hep savaşmayı seçtim. Bunu değiştiremem çünkü bu yolu ben belirledim. Kazandıklarım da oldu ölümün kıyısından döndüklerimde. Kendimden vazgeçmenin çözüm olacağını sandım ama bu en büyük yanlışımdı. Şimdi tek doğrunun sadece kendim olduğunu biliyorum ve sonu ne olursa olsun Ben'i de alıp burdan gidiyorum.
Melluckyy
7 Temmuz 2021 Çarşamba
6 Temmuz 2021 Salı
Sevgi'li Öfke,
Kendimize anlatamadığımız birçok gerçeğin peşine düşmek yerine görmezden geliyoruz. Doğru veya yanlışı bize göre değil çevremize göre belirliyoruz. Bunu neden yaptığımızı hep sordum kendime. Bi sonuca varamadım çünkü kime baksam herkeste bir parçası var. Çünkü kime baksam kendine ait fikriyle değil onayladığı fikirle çıkıyor karşıma. Sonra bunu gösterdiği tavizler destekliyor. Onu seviyorsun ve onun doğrusu senin doğrun oluveriyor. Gerçekten kendinizden bu kadar ödün verebiliyorsanız neden acı çekiyorsunuz? Sonuçta buna izin veren sizsiniz. Ben bunu soruyorum ama aldığım cevap hep aynı oluyor. "Sevince böyle olur." Buna bakacak olursak ya ben dünyanın en kalpsiz insanıyım ya da siz aptalsınız. Sevgi, aşk ne ki? Yaşanmadan bilinmez değil mi? Doğru. Bunu yaşamak o kadar kolay ki ben de bu yüzden anlam veremiyorum zaten. Bi anda çıkıp seviyorum diyorsun. Hayatına alıyorsun. Sürekli onu düşünüyorsun. Yeri geliyor merak ediyorsun onun için uğraşıyorsun. Yaptıklarına susuyorsun. Hatalarını affediyorsun. Bu korkunç birşey değil mi arkadaşlar? Siz, siz olmaktan vazgeçiyorsunuz. Kalbiniz fikirlerinizi ele geçiriyor. Daha önce hiç böyle hissetmemiş oluyorsunuz. Hâlbuki farklı olan hisleriniz değil zaman ve kişi oluyor. Aynı kişiye nasıl birden fazla duygu besliyorsak farklı kişilere de aynı duyguları besliyoruz. Bu yüzden yapılan hataların affedilmesi sizin o eşsiz sevginizden olmuyor. Neyse tamam sevmeye karar verdiniz. Şans vermek istediniz ya da o hiç hissetmediğiniz duyguları hissettiniz (!) Ya tekrar üzülürseniz? Değecek mi bütün bunlara? Kendinizden vazgeçmenize değecek mi? Giden yine bahanelerin arkasına sığınıp gidecek ve hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam edecek. Elimizde keşkeler kaldı bak. Oysa biz "asla keşke demeyeceğiz" demedik mi? Beni yanlış anlamayın ben sevgi düşmanı değilim. Ben sadece kızgınım. Etrafımda kendi yaşadığı aptal sevgi oyununun farkında olmayan o kadar çok insan var ki, sevginin veya aşkın bu kadar kolay malzeme olarak kullanıldığının farkında değiller. Ben çok mu biliyorum çok mu şey yaşadım, hayır. Sevgiyi o kadar zor gördüm ki onun bu kadar kolay kullanılmasını sindiremiyorum...
2 Mayıs 2021 Pazar
Sanal Gerçeklik
1 Mayıs 2021 Cumartesi
Bana dair ve Yaşlımsı
Bana dair olan kısımdan size biraz bahsetmek istiyorum. Ben şu an 17 yaşındayım. Kimi okurlara göre belki büyüğüm belki küçük ama ortak payda da buluşmamızın ve sizi buralara kadar getiren şeyin duygular olduğunu düşünüyorum. Yaşantılarımız, bulunduğumuz konum ve daha bir çok etken farklı olsa da gerçekten de hissetiklerimiz aynı olabiliyor. Mesela bir örnek vermek gerekirse ben hiçbir zaman kendimi olduğum yaşta hissetmedim sanki hep yaşım büyükmüş gibiydi. Hangi yaşta olduğumun bilincine yaşadıklarımı düşündükten sonra vardım. Daha çocukmuşum meğer ama hiç de öyle değildi işte. Senin de başına bu durum illaki gelmiştir. Belki aldığın bi sorumluluk yüzünden belki de yaşadığın bir kayıp yüzündendir. Elden ayaktan kesilmiş biri gibisindir ve artık insanlara yardım edecek halin kalmamıştır ya da artık bunu haketmiyorlardır. {Eğer bir yerlerden tanıdık gelmediyse şanslısın :)} Bence bu duyguya 'yaşlımsı' duygusu diyebiliriz. Çünkü hem çocuk kalmak isteyen bir tarafı çağrıştırırken hem de sadece kendine değil kafasındakilere de bastonla destek çıkan birini çağrıştırıyor bana. Bu insan tiplemesi yks öğrencilerinin genel özeti de olabilir aslında. Sınava 2 ay kalmışken sadece bir ayağımızın değil pandeminin getirmiş olduğu şartlarda komplemizin çukurda olduğu bir dönemdeyiz. E tabi keşke şu an 12 olmasaydım tekrardan sabah kalkıp çizgifilm izlediğim günlere dönebilseydim diyerek geçmişe duyulan özlemin vermiş olduğu çocuksu duygularla harmanlanınca yaşlımsı gayet yerinde bir kelime oluyor. Şaka bir yana bu ilk ortak duygumuzu seninle paylaştığım için mutluyum. Bir sonraki ortak duygumuzda görüşmek üzere.
-
Bu soruyu yaklaşık 1 senedir bende kendime soruyorum ve bu yazının sonunda cevabı bulacağıma inanıyorum. Zor bir karar aslında. Nereden g...
-
Kendimize anlatamadığımız birçok gerçeğin peşine düşmek yerine görmezden geliyoruz. Doğru veya yanlışı bize göre değil çevremize göre beli...
-
Bana dair olan kısımdan size biraz bahsetmek istiyorum. Ben şu an 17 yaşındayım. Kimi okurlara göre belki büyüğüm belki küçük ama ortak payd...